Birinci Cihan Harbi sonrasında tesis edilen bölgesel düzen; etkisi derinden hissedilen ve güney sınırlarımızı ateş hattına çeviren çatışmalar, siyasi ve sosyal dönüşümlere müteakip nihayetinde somut toprak paylaşımlarıyla da bir yeniden tanzim sürecine girmiş vaziyette. 25 Eylül’de IKBY’nin gerçekleştirdiği referandum mevcut jeopolitik keşmekeşten Kürt devleti çıkarma girişimi olmasının yanında sonuçları ne olursa olsun hudutların yeniden düzenleneceğine dair işaretleri barındırmakta. IKBY’nin neredeyse tamamıyla fiili egemenliği altında bulunan bölgelerin ötesine de uzanan bu refarandum hem tarihteki Kürt devleti denemelerinden hem de Türkiye’nin bölge üzerindeki tarihteki egemenliğine dayalı hak iddialarından çıkarılmış jeopolitik-meşruiyet ekseninde bir incelemeyi zorunlu hale getiriyor.
Mesleğe başladığım 1996 yılında ülkede çok yüksek bir enflasyon oranı vardı. Hukuk davalarının çok uzun zaman aldığı da gözetildiğinde memleketteki %80 ler civarındaki enflasyon oranı nedeniyle davanın açıldığı tarihteki müddabih ile karar verildiği tarihteki müddeabih arasında neredeyse 3-4 kat kadar değer farkı oluşmakta idi. Örneğin 50 Bin liralık bir dava neticelendiğinde reel olarak müddeabihin karar tarihindeki değeri 10 bin lira civarlarında oluyor idi.
Dünyanın giderek küçülmesi, uluslararası ilişkilerin gelişip çeşitlenmesi, ulaşım ve iletişim araçlarının son derece büyük bir hızla değişmesi ve karmaşık hal alması karşısında uluslararası topluma dahil ülke vatandaşlarının ceza ve ceza infaz hukuku da çeşitli özellikler arz etmektedir.
Bir ülke vatandaşının başka bir ülkede işlemiş olduğu suçtan dolayı o ülkede ceza yargılamasının süjesi olması, akabinde de o ülkenin ceza infaz hukukunun süjesi olması artık sıkça karşılaşılan durumlardan bir tanesidir.